top of page

Boşlukta Büyümek

  • Yazarın fotoğrafı: Tugba
    Tugba
  • 13 Oca 2021
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Eyl

Bazen o kadar boş hissediyorum ki…

Sanki gelişigüzel yaşıyorum. Öylesine.

Günlerce yalnız kalabileceğimi hissediyorum; sadece kendimle, hiç sıkılmadan, başkasına ihtiyaç duymadan.

Yanımda olan insanlarla konuşmak istemiyorum. İletişim kurmak istemiyorum.

Bu normal mi yoksa anormal mi çok düşündüm…

Ama bir yere varamadım.


Bazen bu durum bana hayattan kaçıyormuşum gibi hissettiriyor.

Dışarı çıkmamak, iletişim kurmamak, paylaşmamak…

Kaçıyor muyum gerçekten?

Herkes hep “hayatı deneyimlemek”ten bahsediyor.


Peki, hayat sadece aktif olduğunda mı deneyimlenebilir?

Sırt çantanı alıp dünyayı gezmek mi gerekir?

Ya da ne kadar çok arkadaşın olduğu ile mi ölçülür?

Veya bir şeyler ürettiğinde mi hayatı yaşamış sayılırsın?


“Üretmek” kavramına da taktım.

Üretmek nedir?

Bir mal üretiyor ve bundan kazanç sağlıyorsan, maddi olarak kendine veya ailene yeterli olduğunda mı üretken sayılırsın?


Hayatta başarılı olmak nedir?


1,5 yıl öncesine kadar çok aktif bir çalışma hayatım vardı.

Her gün aynı kurumsal binaya girip çıkıyordum.

Aktiflikten kastım, yoğunluğu ve yıpratıcılığıydı.

Ama kader benim için farklı bir yol çizdi:

10 yıl boyunca çalıştığım iş yerinden ayrıldım ve başka bir şehre taşındım.


Başlarda her şey güzeldi.

İlk defa dinleniyordum.

Hayatı, belki de ilk defa, sakince izliyordum.


Ancak bir süre sonra, evde olduğum ve çalışmadığım için sıkılmam gerekiyormuş gibi bir hisse kapıldım.

“Kadın üretmiyorsa, kocasının eline bakıyorsa, evde çocuk bakıyorsa işe yaramazdır” gibi bir algı vardı sanki.

Ben de bu baskıyla kendimi işe yaramaz hissetmeye başladım.

Ama bunlar hep anlık, maksimum bir gün süren hislerdi; sonra normale dönüyordum.


Yine de bir şey var:

Eğer yeterince sosyal değilsen, yeterince üretken değilsen, yeterince hareketli bir insan değilsen, sanki sen bir işe yaramazsın.

Oysa kimse, herhangi biri gibi olmak zorunda değil.


Belki de benim üretkenliğim, sessizliğimden, sakinliğimden, yalnızlığımdan doğacak.

Veya sessiz sakin bir insan, evinde vakit geçirmeyi seven bir insan, hayatı belki de en sosyal insandan daha derin deneyimliyor…

Bunu kim ölçebilir ki?


“Hayatı akışına bırakmayı tembellikle karıştırmayın” diyorlar.

Hani “hayatı akışına bıraktım, olması gereken zaten olacak” deyip bütün gün evde oturmak…

Bu, bir nevi tembellik veya hayattan kaçış olabilir.


Ama işte burada düşünüyorum:

Ben hayattan mı kaçıyorum yoksa tam da olması gerektiği gibi, kendi yolumda, kendime has bir şekilde mi yaşıyorum?


O ince çizgiyi nasıl belirleyeceğim?

Sonra sonsuzluğu aklıma getiriyorum ve diyorum ki:

Vakti gelmeden çiçek açmaz.

Bırak seni boğan tüm düşünceleri, içinden geçtiğin bu anı, bu dönemi yaşa; gözlemle, hisset.

Bak bakalım, bu durağan dönem seni hangi noktaya götürecek.

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

© Dreamandreamer 2025

bottom of page