top of page

Yaratıcılık: Gündelik Hayatta ve Tasavvufta Yaratıcı Gücü Hatırlamak

  • Yazarın fotoğrafı: Tugba
    Tugba
  • 31 Eki 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Eyl

Bir şey basit ve ulaşılması kolaysa değersiz mi olur?

Bize bunun böyle olduğunu kim, ne zaman kabul ettirdi?


Attığımız kahkaha da yaratıcılığın bir tezahürüdür, döktüğümüz gözyaşı da. Ahmak ıslatan yağmurun altında, kulağımızda sevdiğimiz müziklerle yaptığımız yürüyüş de yaratıcılığın ifadesidir.


Bir yemeği hazırlarken içine eklediğimiz farklı bir baharat ya da sebze de yaratıcılıktır. Çünkü yaratıcılık sadece “büyük eserler” ortaya koymakla sınırlı değildir.


Yaratıcılık Nedir?

Çoğu zaman yaratıcılığı yetenekle karıştırırız. Resim yapmak, müzik bestelemek, roman yazmak ya da bilimsel keşiflerde bulunmak gibi alanlarla özdeşleştiririz. Oysa yaratıcılık, gündelik hayatın içindeki en küçük deneyimlerde bile vardır.


Rick Rubin’in de dediği gibi:

“Gerçeklik deneyimlerimizi yaratır ve algıladığımız dünyayı oluştururuz. Ormanları, okyanusları, sıcak ve soğuğu yaratırız. Sözcükler okur, sesler duyar, onları anlamlandırır ve karşılık veririz. Hepimiz birer sanatçı olarak yaşıyoruz.”

Yaratıcılığı Gündelik Hayatta Nasıl Görebiliriz?

Aslında her an yaratıcıyız.


Nefes alırken, yürüyüş yaparken, bir dostla sohbet ederken, gökyüzüne bakıp iç çekerken…


Tüm bunlar bizim doğum hakkımız olan yaratıcılığın göstergeleridir. Küçük deneyimleri onurlandırarak, yaratıcılığımızı yeniden hatırlayabiliriz.


Sor kendine:


İşe giderken aynı yola her gün nasıl bakıyorsun?

Çirkin bulduğun binalara farklı bir gözle bakmayı denedin mi?

Taşların sesini duyacak kadar derin bir merakla çevrene yaklaşabilir misin?


İşte bu farkındalık anları yaratıcılığın ta kendisidir.


Yoga, Dans ve Yaratıcılık

Yoga, dans ve beden farkındalığı pratikleri bize bu yaratıcı anları hatırlatır. Çaba gösterirken çabasızlığı öğrenmek, öz şefkat geliştirmek, duyularımızla bağlantıya geçmek yaratıcılığın kapısını açar.


Bazen sözcüklerin yetmediği noktada beden devreye girer. Ve o an, tarifi imkânsız bir deneyime dönüşür.


İrili ufaklı tüm varlığımızın, her an yaratma halinde olduğunu ve yaratıcı olduğunu, bunun gündelik, basit görünen deneyimlerimizde saklı olduğunu hatırlamak için bunca çaba. Basit, kolay ve sade olana doğru gidebilmek için bunca bedensel pratik.


Bunun için yoga yapıyoruz. Bunun için dans ediyoruz. Çaba gösteriyoruz ama bir yandan bedensel hareketlerimizin çabasız olmasını deniyoruz.


Tasavvuf ve Yaratıcılık

Tasavvuf penceresinden bakıldığında yaratıcı olan “biz” değilizdir ya da "Tuğba" değildir. İsimler, bedenler gelip geçicidir. Yaratıcı olan bizzat Yaratan’dır.


Mevlana’nın, Şems’in ve İbn Arabi’nin öğretilerinde yaratıcılık, ilim ve aşk birbirine karışır. “Sen çekildin aradan, geriye kaldı Yaratan” sözü, yaratıcıyla kurulan bu bağı en yalın şekilde anlatır.


Hallere takılı kalmadan, yolumuza devam etmek gerekir. Çünkü tasavvufta asıl gaye, bilgiyi ve deneyimi aşarak sonsuzluğa yürümektir.


İster fark edelim ister etmeyelim, hepimiz yaratıcılık hamuruyla yoğrulmuşuz. Hatırlamak için en basit şeylerden başlayabiliriz.


Aldığımız nefes, ektiğimiz çiçek, yaptığımız yürüyüş, içtiğimiz çay…


Tüm bunlar yaratıcı varlığımızın birer parçasıdır. Küçük şeyleri onurlandırdıkça hayatımız değişir. Nasıl baktığımız ise gördüğümüzü belirler.


Mevlana’nın dediği gibi:

“Bende gördüğün güzellik senin yansıman.”

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

© bedenhikayesi 2025

bottom of page