Başkası Olma Kendin Ol: Derinleşme, Sessizlik ve Kendi Yolunda Yürümek
- Tugba
- 24 Mar
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Eyl
Kalbinle Konuş, Kalabalıkla Değil
Bu dünyaya herkes, her şeyi aynı şekilde yapmaya gelmedi. Aynı şekilde düşünmeye de.
Ama çoğu zaman isteriz ki herkes bizim gibi düşünsün, bizim gibi sevsin, bizim gibi öfkelensin. Sosyal medyada bizim gibi paylaşsın, bizim gibi tepki versin.
Tarafını seçmeyeni kolayca suçlamayı da biliyoruz. “Sen korkaksın, sen cahilsin, apolitik olamazsın” demek kolay geliyor. Oysa hız çağında, herkesin aynı hizaya gelmesini istemek belki de en büyük yanılsama.
Derinleşmeyi Unutmak
Okuduğum bir kitapta şöyle diyordu: Enformasyon hızı arttıkça insanın dikkat süresi ve bilgide derinleşme becerisi azalıyor.
Gerçekten de öyle. Önümüze an be an yığılan onlarca içerik arasında savruluyoruz. Düşünmeden, süzgeçten geçirmeden, sadece coşku ya da öfke ile “paylaş” tuşuna basıyoruz.
Derinleşme, kaybettiğimiz en kıymetli becerilerden biri. Ne öğrenmede ne sevmekte ne de anlamakta sabrımız kaldı.
Sessizlik de Bir Mücadele
Yıllarca bağıran, haykıran, meydanda olan tarafım vardı. Şimdi daha sessizim. Daha çok gözlemleyen, sindiren, anlamaya çalışan tarafım baskın.
Çünkü biliyorum ki dünya değişiyor. Sınırlar değişiyor. İnsanlar değişiyor. Hepimiz bu değişimin farklı bir yerinden tutuyoruz: kimi meydanda, kimi evinde, kimi duygularıyla, kimi düşünceleriyle.
Ve bazen sessizlik de bir tavırdır. Bazen sadece gözlem yapmak, anlamaya çalışmak da bir mücadele biçimidir.
Kendi Yolunda Yürümek
İnandığın doğruları yaşamak, göstermek, o uğurda yola çıkmak kıymetlidir. Ama başkasını zorla kendi yoluna çekmeye çalışmak kibirdir.
Unutma: yıkmaya çalıştığımız şeylerin parçaları bizde de vardır. Onlarla yüzleşmeden yenisini kuramayız.
O yüzden bırak halin ve tavrın öğretsin. Cümlelerin kalbinden gelsin. Enformasyon yığınından değil.
Ve hatırla: “O taşı sen atmadın.”
Yorumlar