top of page

Bedene Güvenmenin Dayanılmaz Hafifliği: Bedenin Bilgeliği

  • Yazarın fotoğrafı: Tugba
    Tugba
  • 6 Mar 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Eyl

Dün bir kitapta şu alıntıya rastladım: “Zeki bir insan bedeninin onu yönetmesine müsaade etmez.”


Eskiden olsaydı bu cümle bana hoş gelebilirdi. Ama bugün, yaşadığım deneyimler ve bilgilerimle baktığımda eksik buluyorum. Çünkü insan ne sadece zekadan ne de sadece bedenden ibarettir. Asıl olan bütündür: zihin, beden ve ruhun uyumu.


Bedenin Zekâsı

Benim için gerçekten zeki bir insan, bedenini dinlemeyi bilir. Çünkü beden, göründüğünden çok daha derin bir zekâya sahiptir. Örneğin bazı öğretilerde bir kadının rahminin, aslında onun kiminle birlikte olmak istediğini bildiği söylenir. Yani beden, sezgisel bir bilgelik taşır.


Zihni bedenden ayrı düşünmek, parçalamak mümkün değildir. Hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Zihin bazen koşullanmaların etkisiyle bizi yanıltabilir, ama bedenin bilgeliği daha saf bir yerden gelir.


Zeki bir insan, bedenini dinlemeyi bilir
Zeki bir insan, bedenini dinlemeyi bilir

Tasavvuf ve Bedenin Kıymeti

Tasavvuf, varlığımızın her yönüne hürmet etmeyi öğretir. Bir pantolona, bir eşyaya bile saygı gösterirken bedenimizi yalnızca “terbiye edilecek” bir şey olarak görmek çelişkili değil mi? Beden, aslında bizim yuvamızdır.


Bu dünyada gördüğümüzü, duyduğumuzu, tattığımızı, hissettiğimizi bedenimiz sayesinde deneyimliyoruz. Onu evcilleştirmeye çalışmak yerine içine yerleşmek, sevmek ve onunla dost olmak yaşamı derinleştirir.


Bedenin Sesi

Çoğu zaman zihnimiz bize “doğru olanı” söyler. Ama o sırada beden huzursuzsa, kalbin sıkışıyor, karnın düğümleniyorsa, aslında sana hayır demektedir. Bu sesi bastırdığında genellikle pişmanlık gelir. Çünkü beden bilir.


Doğduğumuz anda saf bilgeliğimizle geliriz. Büyüdükçe unuturuz. O yüzden kutsal kitaplarda “Hatırla” denir. Çünkü aslında unuttuğumuz şey bedenimiz aracılığıyla bize hatırlatılır.


Yaşamak ve Yerleşmek

Hayatın özü şu soruda gizlidir: Bana verilen bu bedeni hakkıyla yaşıyor muyum? Onu yok saymadan, bastırmadan, her duyguyu misafir edebilecek kadar genişleyerek…


Gerçekten bakmak, dokunmak, duymak, tatmak, hissetmek… Bedenin sınırlarını zorlamadan ama derinleşerek.


Ve sonunda;


Çaba yok, bırakıyorum.

Çaba yok, dinliyorum.

Çaba yok, seviyorum.

Çaba yok, sadece oluyorum.


Bedenim küçük görünebilir ama bana yaşamı deneyimleme imkânı veriyor. Demek ki onun da çok büyük bir kıymeti var.





Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

© Dreamandreamer 2025

bottom of page